İlk Hamilelik Serüvenim

erdem

Günlük hayatta yaşadığım hisleri, duyguları yazarak anlatma isteği içinde olurum hep. Belki bu yüzden şu 8 aylık süreçte yaşadıklarımı anlatmak istiyorum. Benim için zorlu bir süreç olduğu için, yazarak rahatlamak istiyorum ve yaşadığım sağlık sorunlarını da dile getirerek ( bir doktor edası içine girmeden ) önerilerde bulunmak istiyorum.  Haftalarca çektiğim mide ağrılarımın benden götürdüklerini vs. Yazımı okumaya devam ederseniz beni anlayacaksınız 🙂

Evet! Şimdiden söyleyeyim  çok uzun bir yazı olacak. Umarım kendimi tam ve doğru ifade edebilirim. O zaman farklı semptomlar gözlemlediğim haftadan başlayalım.

Gebeliğimin 6.haftasının sonlarına doğru vücudumda hafif hafif halsizlik ve yorgunluk hissi yaşamaya başlamıştım. Uykuya olan eğilimimde artıyordu. Bir haftayı bu şekilde geçirdiğim için zorlanmıştım nedense. Tecrübesizdim. Olacaklardan habersizdim. Birazda nazlıydım belki de 🙂 Matematik öğretmeniyim ve yorgun vücudumla derse girmek, o gürültüyü çekmek, haftada 2 gün nöbet tutmak ne bileyim çok zor gelmişti. Daha işin başındaymışım, o günler iyi günlerimmiş, haberim yokmuş ki 🙂

Evet halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık ve uykuya düşkünlük hat safhada. Okuldan gelir gelmez uyuyorum, çok yorgunum.kalkıyorum, yemek yiyorum, yine koltuğa sızıyorum. Eşim yanımdan hiç ayrılmasın da istiyorum. Uyandığımda onun odada olduğunu görünce rahatlıyorum ve gözlerim yine kapanıyor. Gece 10 gibi kalkıyorum ve 12 civarında sanki hiç uyumamış gibi yine uykuya dalıyorum. Baya lezzetli bişeymiş bu uyku 🙂 Uyumalara doyamıyorum. Tabi bu farklı bir uyku çeşidi gibi geliyor size. Vücudunuzda ağrılardan, bulantılardan kaçış gibi. Arada kendime kızıyorum. Çok uyuyorsun diyorum ama normalmiş ki bu. Aksine uyku hissedince uyumalıymışım zaten. Tüm doktorlar öyle diyor. Vücudum bir canlıyı taşımak için hazırlanıyor. Geçireceğim 9 aylık sürece hazırlanıyor. Enerji toplaması gerekiyor. Vücudum aslında beni ve bebeğimi koruyor.

Evet iştahsızım ama bebeğim içinmiş herşey. Yabancı sağlıksız şeylere karşı vücudumun gösterdiği bir direnç o. Düşünsene iştahım açık olsa, yeni oluşan bir miniğe abur cubur yedirdiğimi, hamburgerlerle beslediğimi…Anneliğin en gizemli hali bu süreç olsa gerek. Farkında olmadan O beni ve bebeğimi koruyor. Evet bunları okuyan okuyucu. Bu süreçte isen şayet ; akışına bırak herşeyi. Uyu, halsiz ol, iştahsız ol. Vücudunun sesine kulak verip, isteklerine boyun eğ. Sonra hepsi geçiyor. Yaşarken çok zor ama vallahi geçiyor. Böyle tavsiye veriyorum ama ben nasıldım muamma. Hiç geçmeyecek sanıyordum. Sanki tek ben yaşıyorum bunları diye düşünüyordum. Meğersem herkesin başından geçiyormuş, sonradan öğreniyorum. Doktorun sana ne kadar yaşacağın bu süreçleri anlatsa da sen de kendini bu durumlara hazırlıklı hissetsen de, yaşarken tüm yaşam enerjin elinden alınıyor ve zor geliyor yaşadıkların.Belki de çok istiyordun bir miniği bedeninde taşımayı ama yok yok 🙂 O bulantı ve kusmalar, kokuya karşı hassasiyet yok mu, seni bir an da yerle bir ediyor.

Evet nerde kalmıştık: yorgun geçen haftaların ardından, bir ara 3 gün kendimi enerjik hissetmiştim. Mutfağa girip poğaça bile yapmış, çay demlemiş, eşime süpriz yapmıştım. Ay herşey geçti sanki, artık iyiyim demeye kalmadan beni daha zor günlerin beklediğinden habersiz vücudumun tepkilerini izlemeye başladım.

Bu uzun süreçte E-bebek sitesinin hazırladığı hafta hafta gebelik  videolarını izleyerek, sıkıntıları biraz hafiflettik.İlk defa izlediğimiz video 10.haftalığa dair bir video idi ve gözlerim dolmuştu diyebilirim. Bulantı ve kusmalardan başımı kaldıramadığım bi zamanda ilaç gibi gelmişti nedense.
Eşimde Suheyla Topaloğlu’nun yazılarını takip etmeye başlamıştı. Hafta hafta neler yaşayacağınızı ve  bebeğinizdeki gelişimleri öğrenebiliyorsunuz. Kitap almak istemiyorsanız ve süreci takip etmek istiyorsanız, bu siteye bakabilirsiniz. Gerçekten şu haftada şunları yaşabilirsiniz dediği yazılarında, o hafta o semptomları göstermişti bedenim. Önceden okuyun ve hazırlıklı olun, ki telaş yapmayın 🙂

Hazır tavsiye konusuna değinmişken temin ettiğim, güvenilir olduğuna inandığım birkaç kitap tavsiyesinde bulunayım.
Öncelikle gebelikte yaşayacağınız süreçleri internet üzerinden değil de daha emin kaynaklardan öğrenerek bu süreçte ilerlemek istiyorsanız Bebeğinizi Beklerken Sizi Neler Bekler kitabını temin edebilirsiniz. Aklınıza takılan tüm sorulara burada cevap bulabilirsiniz. Ay ay herşeyi güzel bir şekilde ele almış diyebilirim. Doğum sonrası içinde bilgiler yer alıyor. İnternetteki bilgi kirliliğinden kurtulmak için güzel bir kaynak.

Doğuma hazırlık içinse İna May’in Doğuma Hazırlık Rehberi kitabını temin edebilirsiniz. Sineksekiz yayınevinden çıkan harika bir kaynak. Tüm hamile bayanların okuması gerektiğini düşünüyorum. Doğuma psikolojikmen hazırlanmak, rahmin şuurlu olduğunun farkına varmak, güzel bir doğumun bir kadında bıraktığı o mükemmel hislerin, size ne büyük etkiler yapacağının farkına varmak için okumamız, öğrenmemiz, bilinçlenmemiz gerekiyor. Ancak öğrendikten sonra doğumumuza sahip çıkabiliriz.Aslında doğumla alakalı, normal doğumu destekleyen, pozitif doğum hikayeleri anlatan pek çok yayınevinden çıkan, binlerce kitap var ama hepsini temin edip okumaya inanın gerek yok. Neden böyle söylüyorum. Çünkü bu hataya ben düştüm, o heyecanla aldığım diğer kitapların kapağını bile açamadım. Belki gebelik süreci rahat geçenler okuyabilirler ama nokta vuruşlu bir kitap zannımca yeter. Onun yerine Kuranı Kerim hatmiyle meşgul olunsa, manevi kitaplarla bu aylar geçirilse daha güzel olur.

Bir diğer tavsiyem ise Aidin Salihin Gerçek Tıp kitabı. Hamilelikle ilgili ayrı bir bölüm var. Yaşadığınız rahatsızlıklarla ilgili de ayrıca bölümler de mevcut. Bunlarda insana yol gösteriyor lakin size tavsiyem, kitabı okuyunca bir doktor edasına bürünmemeniz.

Tavsiye etmediğim bir kitap ise ; Her Anneye Lazım  kitabı. Şiddetli bir şekilde bu kitaptan uzaklaşın derim. Evet içeriğinde güzel bilgiler yok değil ama irrite edici, tasvip etmediğim birçok bilgiler mevcut. Kitapta yer verdiği hadislerin kaynağını da söylemiyor size, şu hocanın sohbetinden diye kaynak göstermiş. Dua kitabı olarak geçen bir kitapta böyle şeylerin olması hoş değil açıkcası ve bana güven vermiyor.Yazarın bu konuya dikkat edip, kitabında düzenlemeler yapması daha doğru olacaktır.

Ayrıca size ilham olacak doğum hikayeleri okumanızı tavsiye ederim. Mesela  Yaban Elma’nın evde doğum hikayesini mutlaka okumalısınız. Hatta bu blog sitesindeki tüm yazıları okumalısınız 🙂  Bakalım tüm bu kitapların, güzel doğum hikayelerin bize bir etkisi olacak mı 🙂 Göreceğiz.

Evet tavsiyeleri verdiğime göre kaldığımız yerden devam edelim.
İlk olarak genellikle gebeliğinizin 6.haftasından 18. haftasına kadar, bu süreç 20. haftayı da bulabilir, daha erken de bitebilir… Evet bu zaman dilimlerinde vücudunuz normal zamanlarınıza göre daha yorgun, daha halsiz, daha bitkin, uykulu ve iştahsız oluyor. Bu iki kere iki dört eder gibi kesin şeyler diyebilirim. Bazıları çok nadir yaşamıyor ama geneli bu şekilde. Öncelikle bu sürecin var olduğunu bilmeniz ve bunu kabullenmeniz. Sanırım benim hatam şuydu: kendimi bu süreçte hastalıklıyım moduna sokmuş olmam. Aslında normal olan şeyleri kabullenemedim. Bu belirtilerin olacağını doktorum söylüyordu yada okuyorduk vs ama ben kendi kendime dert ediniyordum.

Gebeliğinizin ilk 10.haftasına kadar musluktan ağzınıza şiddetli demir tadı gelmeye başlıyor. Evinizin musluğuna suç atıyorsunuz filan ama o tat bi 3 hafta sürüyor. Sanırım gebeliğimin 7 yada 8. haftasında başlamıştı kusmalar. Allahım ne zor günlerdi o günler. Günde 6yı bulan istifralarım, kokuya karşı hassasiyetim ve iştahsızlığım. Eşimin teni kokuyor, nefesi kokuyor, nevresim kokuyor, battaniye kokuyor, koltuk kokuyor, perde kokuyor, yemek kokusundan hiç bahsetmiyorum bile… Dışardaki o dönercilerden gelen koku yok mu? Leş sanki mübarek. Koku şiddetinin derecesine göre istifralar artıyor belki de. Mutfağa girip yemek yapmam mümkün değil, hem ayakta durmaya mecalim yok hem de o koku bulantılarımı tetikliyor. Yaklaşık 20.haftama kadar mutfak görevlerini eşim devralıyor. Kendisine burdan teşekkür ederim canım eşim hazırlıyor herşeyi. Onun desteği olmasa nasıl atlatırdım bu süreci bilemiyorum.
Evet işte geldi o günler. Her yediğimi kusuyorum. Zaten kuş kadar yiyorum onu da almıyor midem. Patates haşlaması ve ekmek domatesle idare ediyorum. Makarnayla da aramız iyi tabi. Tavuk ve dana etine karşı bir tiksinti oluşuyor. Sanırım 30. haftama kadar balık hariç et türü şeyler gözümde çürüyor, ne yiyebiliyorum ne de kokusuna tahammül edebiliyorum. Kokusuz şeyleri yemeye çalışıyorum.

Herkes yaşamış mıdır bilmiyorum ama 12.haftamdan itibaren başlayan ve yaklaşık 5. ayıma kadar mide ağrılarım eşlik ediyor kusmalarıma. Yediğimi çıkarmanın yanında sabah kalkar kalmaz safra kusuyorum ve gün boyu safra kusmaya devam ediyorum. Hiç geçmeyen mide ağrılarım baş gösteriyor. Öylece sancıları gece gündüz çekiyorum derken yaklaşık 5 kilo zayıflamış oluyorum. 2 kez aklımız başımıza geliyor da serum takviyesi alıp rahatlıyorum. O çektiğim ağrıları düşününce 3 güne 1 serum takviyesi almalıymışım da bilememişim/z işte. Mide ağrılarımın şiddetinden yatağa bağlı yaşıyorum. Bekarken bahçeli bir evde büyümüş olmamdan mı kaynaklı bilemem ama yenievimiz beni bunaltıyor. Bu evde yaşamak istemiyorum diyorum eşime. Bu ev, bu eşyalar beni boğuyor diyorum. Canım yeşil mekanlarda olmak istiyor, daracık sokaklı bir mahallede oturmak ilk defa gözüme batıyor. Dağlara çıkmak istiyorum adete. Sanki orada nefes alacak gibiyim. Yemek masası gözüme hantal geliyor, bu konsolu neden aldık ki diyorum, hepsini gözden çıkartmaya hevesliyim. Satalım bunları da kurtulalım istiyorum. Herşey gözümde bir yük. Kokular kokular. Banyodan ve lavabo giderinden gelen kokular midemi bulandırıyor. Kusma isteğimi daha da artırıyor. Yeni yıkanmış çamaşır kokusu bile beni benden alıyor. Mide ağrılarım hiç kesintiye uğramadan devam ediyor. Doktorum mide ağrılarım için önce gavisgon şurubunu öneriyor. Hiç bir faydasını görmüyorum. Mide ağrılarımı daha da şiddetlendiriyor. Sonra lansor isminde bir ilaç veriyor.1 hafta düzenli kullanıyorum ve mide ağrılarım hafifliyor. Sanki yeniden doğmuşum gibi hissediyorum.Vücudumun ağrısız olduğuna şahit olmam inanılmaz farklı geliyor. Evet diyorum dünya varmış. Dünya güzelmiş gerçekten. Yaşama sevincim yerine geliyor.
tabi hala iştahsızlığım devam ediyor.6.ayıma hala kadar iştahsızım. Zayıflamışım ve istediğim gibi beslenemiyorum. Kullandığım lansor ilacından sonra, mide ağrılarım tekrar gün yüzüne çıkıyor. Gittiğimiz tüm kadın doğumcular NORMAL ! diyor, bu yaşadıklarınız NORMAL. Lakin 38. haftamızda öğreniyoruz aylarca çektiğim bu mide ağrıların normal olmadığını !!! Tüm doktoralara güvenim kırılıyor, hepsinden uzaklaşmak istiyorum.

Aidin Salih’in önerileri ve annemin tecrübelerinden yola çıkarak doktorun verdiği vitamin folik asit demir kan ilaçlarını kullanmamışım. Değerlerim ölçülüyor ve kan değerim 11lerde. Hafif düşme eğilimine geçmiş. Biraz halsizliğim bundan olsa gerek. 1 ay sonra tekrar kan değerim ölçülüyor. Bu sefer kan değerim 9.3
doktor anemi teşhisini koyuyor. Kan ilacı kullanmalısın diyor. Kullanmama kararı alıyorum. Keçiboynuzu pekmezi ile yeşilliklerle bu açığı kapatırım diyorum. Şiddetli yorgunluk ve baş dönmelerim keçiboynuzu pekmezi ile biraz geçiyor ama halsizliğim yine normalin üstünde. Kansızlığın verdiği o yorgunlukla evden dışarı çıkamıyorum. Markete gitsem yada sağlık ocağına gitsem, yolda düşüp bayılmamak için kendimi zor tutuyorum. Soluk bir cilt, dudakların kuruması ve soyulması, aniden gelen baygınlık hissi, gözlerin kararması, mide bulantısı ve kusma isteği ile kansızlığımın belirtileri…
Evet üzgünüm. Mide ağrılarım her gün her gün yeniden başa sarıyor. Yemek yedikten sonra midemde başlıyor bir ağrı. Maden suyuyla biraz rahatlıyorum. Hafif acıkmaya başlayınca midem yine ağrıyor. Sıcak bişeyler yemeliyim yoksa geçmiyor. Yedikten sonra yine ağrıyor o da ayrı bi mesele. Eşimle araştırdığımız mide reflüsü belirtilerini yaşadığımı görüyoruz ama o midede ne oluyor bilemiyorum. Bi aralar yediklerim ağzıma geliyor. Araştırmalarımla mide reflüsünün kan değerlerini düşürdüğünü öğreniyorum ( hamilelikte yaşadığımız kansızlık sürecinde yaşadıklarımı ayrı bir postta yayınlamayı düşünüyorum. Mide gastrit ve reflünün yol açtığı kansızlıkla alakalı bilgileri daha geniş kapsamlı yazsam, bu süreçte yaşayanlara daha iyi yol gösterir gibime geliyor )

evet iştahım 34. haftadan sonra kendine geliyor. Acıkıyorum ve açlığı hissetmek ne güzel diyorum. Acıkma ve susama hissini özlemişim. Midem ağrısa da mutluyum. Düşen tüm   değerlerim yediklerimle olması gereken seviyeye  gelecek diyorum. Midem ağrım başladığında marul yiyince rahatlıyorum sanki. Havuçta keza iyi geliyor mideme. Mide yanması yaşayınca elma yiyorum. Tansiyonum düşüyor gibi olunca elma ve çubuk kraker yiyorum. Canım burcu burcu toprak istiyor. Toprak kokusu gelince burnuma toprağa aşeriyorum. Canım toprak istedikçe tarhana kurusunu kaşık kaşık yiyorum. O ekşi tat iyi geliyor yada bana toprak yeme hissi verdiği için, bilemiyorum. Can erik yediğimi hayal ediyorum. Rüyalarımda erik topladığımı görüyorum sürekli. Çağla istiyor canım. Bi ara turşu delisi de olmuş olabilirim. Ekşi şeylere iştahım açık. Eşim aynı otobur gibisin tabirini kullanıyor 🙂

Evet ! Kan değerlerim ! Kan değerlerim düşük olduğu için ev içinde bile aşırı halsizim, yorgunum sürekli. 10 dklık yaptığım bir iş beni çok yoruyor. Dışarı çıksam facia. O daracık sokakta bayılacak gibiyim. Ara ara ağlıyorum. Bu inanın öyle zor birşey ki yaşamayan anlayamaz sanırım. Yaşamayan da anlamıyor zaten 😦 Evet ben doğumla yeniden can bulmak için dua ediyorum. Kanı deli akan, güne erken başlayan, günlerini verimli geçiren bir anne, bir eş, bir öğretmen bir ev hanımı olmak istiyorum.

Gebeliğimin 32. haftasının sonlarında, çoğu zaman uykusuz geceler geçirdiğim de oluyor, kaburgama baskılar, rahat oturamamalar, bel ağrısı, yüzde ve ayaklarda hafif şişmeler de olmuyor değil. Bazen sağ elim ve ayağım uyuşuyor, kanı çekiliyor gibi oluyor. Sanki vücudumun bir parçası değillermiş gibi ağır geliyor uykuda. Kanı çekilmiş gibi ağırlaşıyor ve o his beni uyutmuyor. Ayağıma kramplar giriyor. Geceleri kaç kez tuvalete çıkıyorum bilmiyorum.Uykularım sürekli bölünüyor, zaten lezzetli bir uyku süreci geride kaldı. Kocaman bir göbekle uyumak artık çok zor.

Neyse işte tüm saydıklarımın hepsi oluyor ama sanırım bunlar beni pek zorlamıyor. Uzun uzun anlattığım gibi beni yoran tek şey şunlar; uzun süre yaşadığım iştahsızlık, uzun bir süre her yediğimi çıkartmam ve sonrasında sürekli safra kusarak midemin altüst olması, mide ağrılarım ve düşük kan değerlerimdem dolayı yaşadığım o büyük halsizlik. Hani bu iştahsızlık ne olacak sanki diyen olacaktır içinden ama yaşam için yemek yemek şart.canın istemiyor yiyemiyorsun, yemediğin için güçsüz ve halsizsin. Hafif hafif annelik hislerin belirmeye başlamış, bir bebeği taşıyorsun ve onu da beslemen gerekiyor ama sen daha kendini besleyemiyorsun. Üzülüyorsun. Kana kana su içmek bile nasıl büyük bir nimetmiş, çok iyi anlıyorsun. Sabah kalktığında su içebiliyorsan bunun için şükretmelisin/şükretmeliyiz. Herşey olağan bir şekilde ilerlediğinde anlayamıyorsun ama susayınca su içmek, gün içinde açlık hissetmek, açlık hissiyle birşeyler hazırlayıp sofraya oturmak, yediğin yemeklerden lezzet almak ve karnın doyunca şöyle bir rahatlamak dünyanın en güzel şeylerinden biriymiş. Farkında değilmişim / değiliz. minik görünen ama hayati önem taşıyan bu süreçler elinden alınınca anlıyor insan. Bir elin, gözün, kulağın, ayağın eksikliği gibi varlığını hissettiriyor sana. Allaha şükretmemiz gereken nice sırlı görünmez nimetler varmış anlıyor insan.

Evet şuan 38. haftamın içindeyim ve hemoglabin değerim 7.9′ larda. 37. haftamda 8.5 olan değerim gün geçtikçe düşmeye başlıyor.Doktorum bu değerle doğuma girmemelisin diyor.Doğumda oluşabilecek kanamada kan değerin daha da düşebilir ve kan takviyesi alman gerekebilirve kan takviyesini tavsiye etmediğini, bir nevi organ nakli gibi olduğu söylüyor. Başkasının kanı iyi gelmeyebilir, enfeksiyon kapabilirsin diyor vs vs.Gittiği tüm doktorlar kan değerimin hızlı bir şekilde yükseltilmesi derdinde.Oysa Aidin Salih tam tersini söylüyor. Düşük kan değerlerin sebebi araştırılmadan, kan serumu takviyesi verimlesini önermiyor. İlk önce mide ve bağırsakların temizlenmesi gerektiğini söylüyor. Evet az önce yukarıda bahsettiğim gibi mide ağrılarım, mide gastritinde kaynaklanmış ve sağlıklı olmayan mide ve bağırsaklarım, demir emilimini azaltıyor ve tahlillerde hep düşük değerlerle karşılaşıyorum.Bu kansızlığı burada bırakıp özel bir yazı yazsam daha aydınlatıcı olacak. Çünkü bu çok ciddi ve önemli bir konu.

EVET ! Özetle zor bir geçen sürecin sonlarındayım. Vücudumda taşıdığım miniğin hareketlerini hissettikçe mutlu oluyorum elbette. Onunla konuşuyorum. Onu içimde taşıdığım için ona mutlu olduğumu söylüyorum. Ben sadece hastayım diye üzülüyorum diyorum. İsmiyle hitap ediyorum. Ona bişeyler anlatıyorum. Yalnızlığıma ortak olan miniğim beni duyuyor, bana tepkiler veriyor. Hele babası ismini söylediği anda hareketsiz olsa da hareketleniyor ve biz bu duruma aşırı mutlu oluyoruz. Bizim sesimizi duyuyor ve bizim sesimizi tanıyor diyoruz. Allahım çok güzel bir his. Arada hıçkırıyor filan 🙂 Gelişini hayal ediyoruz. Doğumdan korkmuyorum. O ağrıların zamanında gelmesini istiyorum. O ağrılar ile dünyaya gelecek bizim oğulcuğumuz. O bize merhaba derken, bende onunla birlikte yeniden doğacağım. Evet anne olacağım.

İlk Hamilelik Serüvenim” için bir yorum

Yorum bırakın